Günce : 16 Gün

Adrasan - Olympos

Likya Yolu Hero

16. Gün : Adrasan - Olympos

Adrasan sahilinde geçirdiğim deliksiz bir uyku sonrası dinç bir şekilde güne başlıyorum. Yüzümü yıkamak yerine doğruca denize girip biraz sabah denizinin tadını çıkartıyorum. Sabah saatleri olmasına rağmen, deniz suyu sıcaklığı gayet iyi. Plaj kabinlerinde duşumu alıp çadırımı topluyorum. Bu arada komşularım da çadırdan çıkıyorlar. Komşularımın köpeği Paytak ile biraz sahilde koşturuyoruz. Sonra dün gece tanıştığım arkadaşlarımla vedalaşıp doğru yola koyuluyorum.

ADRASAN'DAN AYRILMA ZAMANI

ARADA DİNLENMEK LAZIM

Yol Adrasan’ın içinden bahçeli pansiyonların arasında ki güzel bir yoldan ilerliyor. Gözüme kestirdiğim bir pansiyonun bahçesinde köy kahvaltısı yapıyorum. Pansiyonun işletmecisi hanımefendi bana ayrılırken Nar ikram ediyor. Teşekkür edip Adrasan’ın dışına çıkıyorum. Yolun asfalttan çıkıp toprak yola dönüştüğü yerde yön tabelasını görüyorum. Yol seraların arasından traktör yolu şeklinde bir süre devam ettikten sonra dere yatağına doğru ilerliyor.

SPONSOR TABELA

ADRASAN KALASİ YOL ÜSTÜNDE

Toprak yol bir süre sonra patika şeklinde sağa ormana doğru tırmanış şeklinde devam ediyor. Bir ara iki tünel şeklinde kayaların altından geçiyorum. Yol kıvrılarak ve yükselerek ormanın yamaçlarının arasından gidiyor. Bir süre sonra Olympos’tan çok erken saatlerde çıkmış olduklarını düşündüğüm ilk trekking grubu ile karşılaşıyorum. Bana Olympos’un güzelliklerinden bahsediyorlar. Biraz sohbet edip yola devam ediyorum. Tırmanış 4 saat kadar devam ediyor. Patikanın sağında dere yatağı mevcut, mevsimden dolayı kurumuş. Eğiminden tahmin ediyorum ki ilkbaharda hayli coşkun dere akıyor olmalı. Bu bakımdan bu parkurun çıkışında ilkbaharda su sıkıntısı daha az yaşanır.

ZOR YOLLAR

TIRMANIŞ SONRASI TEK AĞAÇ

Ve nihayet çıkış sona eriyor. Tepe noktasına ulaştığımda manzara gerçekten harika. Karşınıza tüm ihtişamıyla Musa dağı çıkıyor. Tepede büyük iki ağaç var, altında kamp yapıldığı yakılan kamp ateşinden anlaşılıyor. Burada ter ile ıslanmış kıyafetlerimi değiştirdikten sonra Musa dağını izleyerek yanımda getirdiğim kahvaltılıklarla yemek ihtiyacımı gideriyorum. Parkurun çıkış bölümünde telefonum çekmediğinden burada telefon görüşmelerimi yapıyorum. Bu noktanın GPS bilgilerini not ettikten sonra yola koyuluyorum. Tepe noktasından sonra yol sağa doğru kıvrılan toprak traktör yolundan ilerliyor. Bu noktada yolun yönünü göstermesi için işaret olmasa da baba mevcut. Ama bu baba da yönü bulmak için yeterli olmayabiliyor. .Siz ttraktör yönünü sağa doğru takip edebilirsiniz.

YANGININ İZLERİ

İNİŞ OLDUKÇA KEYİFLİ

Artık iniş başladı. Bu iniş Olympos’a kadar devam edecek. Toprak yol 1 km kadar devam ettikten sonra sizi bir kulübe karşılayacak. Bu kulübeden sağa doğru devam ettikten sonra yol çorak bir bölgeden hafif eğimli bir tepeye dönüyor. Tepeyi aştıktan sonra tekrar patikaya giriyorsunuz. Bu yol orman içinden devam edecek. Bir süre sonra daha önce çıkmış bir orman yangınının izlerine rastlayacaksınız. Geniş bir alana yayılmış yangından dolayı ağaçların gövdeleri kararmış. Yangından devrilen kütükler Likya yolu üzerine devrildiği için ağaç kütüklerinin üzerinden seke seke yol devam ediyor. Ağaçların halini görünce doğrusu içim sızlıyor. Bir izmarit ya da kıvılcım binlerce yıllık ağaçları kül edebiliyor. Tekrarının yaşanmaması temennisi ile inişe devam ediyorum.

OLYMPOS GÖRÜNDÜ

ANTİK ŞEHİR TURU

İniş devam ettikçe ağaçların türleri de değişmeye başlıyor. Zaman zaman sandal ağaçlarının arasından dar bir patikadan ve üzeriniz yapraklardan kapanmış yolda yürümek insana heyecan veriyor. Yaklaşık 2 saatlik bir iniş sonrası Olympos’un şehir kalıntılarıyla karşılaşıyorum. Oldukça geniş bir alana yayılmış bir antik şehir Olympos. Ortada akan derenin her iki yamacında da şehir kalıntıları var. Tüm şehri dolaşmak ve fotoğraflamak iki saatimi aldı. Antik şehir turundan sonra bir bahçe kafe de bol karbonhidratlı yiyeceklerle enerji alıyorum. Ve sahile doğru gidiyorum.

OLYMPOS ANTİK TİYATRO

SAHİLE DOĞRU

Sahil gerçekten de çok güzel. Deniz taşları ile oluşmuş sahil oldukça uzun. Çıralı’ya kadar uzanıyor. Olympos Türklerin oldukça fazla tercih ettiği bir belde, yabancı turist sayısı oldukça az. Plajda güneşlenenlerin garip bakışları arasında bayağımda botlar, sırtımda çanta ile plaja oturuyorum. Ve kendimi Olympos’un sularına bırakıyorum. Biraz serinledikten sonra kamp yerimi yine sahilde bir yer seçip çadırımı kuruyorum. Günün rehber videosunu çektikten sonra gün batımını izliyorum sahilde. Ve uyku tulumunda Leonard Cohen dinleyerek gözlemi kapatıyorum.

DENİZİ DİNLİYORUM

OLYMPOS'TA GECE MANZARAM